KIRMIZIGÜL, YENİ YILMAZ GÜNEY Mİ?

Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 2.67/5 - 9 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
KIRMIZIGÜL, YENİ YILMAZ GÜNEY Mİ?
#1

Merakla beklenen film "Güneşi Gördüm" bugün vizyonda.
“Güneşi Gördüm”, ister istemez akla Yılmaz Güney’in derin devlet eleştirisi yaptıkları için yasaklanan filmlerini getiriyor. Ancak Kırmızıgül, Güney’le aynı kulvarda değil. Kırmızıgül’ün filmlerinin ‘popüler sinemanın tür filmleri’, Güney’inkilerinin ise ‘entelektüel ve dengeli dramalar’ olarak başarı yakaladığını söyleyebiliriz.
Daha Emrah Yücel’in Hollywood kalitesinde düzenlediği afişiyle ‘evrensel’ bir film olduğunu hissettirmişti “Güneşi Gördüm”. Çünkü arkasında “Beyaz Melek” ile Amerikan klasik sinemasının film gramerini Türk sinemasında karşımıza çıkaran ender yönetmenlerden biri olan Mahsun Kırmızıgül vardı. Ülke sinemasının ihtiyacı olan bu tarzı benimseyen senarist-yönetmene olan güvenime karşın aslında poster tasarımı, “Empire of The Sun” ve “Tears of The Sun”ın afişlerinin taslak çalışmalarını andıran ‘çalıntı’ haliyle gözümü korkutmuştu.
Ancak yanılmışım. Zira o afiş aslında, filmin ana olay örgüsünün içinde Türkiye ile ilgili önemli ve metaforik bir anlam yaratmak içinmiş. Elinde erkek çocuğu ‘İsa’ gibi tutan (zira ana karakter Ramo, bir türlü erkek çocuk elde edemeyen, ancak altıncı denemede bu gayesine ulaşan bir tipleme) aslında doğulu bir adamın güneş önündeki gölgesiymiş. ‘Güneş’in de filmde bir türlü görülemeyen batılaşma, modernleşme, endüstrileşme temsili olduğunu düşünürsek belki son yıllarda Türkiye’de düzenlenmiş en iyi afişe sahip olduğunu söyleyebiliriz “Güneşi Gördüm”ün.
Ramo’nun (Mahsun Kırmızgül) Havar’dan (Demet Evgar) beş çocuğu vardır. Ancak bunlardan hepsi kız olduğu için Ramo, eşine altıncısının erkek olması konusunda baskı yapar. Bu gayesine ulaşan Ramo ve ailesi, köyleri boşaltılınca İstanbul’a göç etmek durumunda kalır. Fakat yanlarına Ramo’nun eşcinsel kardeşi Kadri ve bu duruma tahammül edemeyen Mamo’yu da alırlar. Bir diğer taraftan Davut (Altan Erkekli), üç oğlundan birincisinin sakat, ikincisinin askerde, üçüncüsünün ise PKK’nın içinde olmasından dolayı rahatsızdır. O da köyün boşaltılması bahanesiyle ailesiyle birlikte Norveç’e göç etmek durumunda kalır.
Kırmızıgül’ün buradaki nihai amacı Norveç-Diyarbakır-İstanbul arasında mesken tutarken çok fazla karakter kullanmasını umursamadan, ‘göç’ meselesine bakış atmak. Bunun sonucunda vardığı nokta ise doğulunun İstanbul’da da yapamayacağı çünkü orada dahi belli bir düzen olmadığı gerçeğini öne çıkarmak. Bir diğer taraftan da elbette Avrupa ülkelerinde çalışmayan insanlara verilen maaşın buradaki asgari ücretten yüksek olması da ön plana çıkarılıyor. Yani devletin kendine insanına değer vermesinin, ‘kilit çözüm’ olduğunu anlatmaya çalışıyor Kırmızıgül. Bu yolla da ‘Türkiye bitmiş!’ söylemini amaçladığı iddia edilebilir.
Tabii sinemayı bu kadar sert bir politika aracı olarak kullanan Kırmızıgül, ister istemez akla Yılmaz Güney’in filmlerini getiriyor. Güney’in bir ‘Kürdistan levhası’ndan dolayı yıllarca yasaklanan “Yol” veya diğer filmleri, fikir özgürlüğünün kısıtlandığı bir döneme denk gelmişti aslında. “Güneşi Gördüm” ise hem Yılmaz Güney filmleri gibi dengeli bir dram değiller, hem de Avrupa’daki festivalleri fethedebilecek bir entelektüel yapı kullanmıyorlar Çünkü “Güneşi Gördüm” özünde politika soslu bir melodram.
Kaynağını Yeşilçam olarak verebileceğimiz, ancak o formüle Amerikan popüler sinemasının film grameriyle sınıf atlatan bir yapım. Aynen “Beyaz Melek”te olduğu gibi. “Beyaz Melek”ten tek farkı politik olması ve söyleminin daha net olması. Ancak Yılmaz Güney’le çok da aynı kulvarda olduğunu söyleyemeyeceğim.
Sadece, ikisinin de farklı kulvarlarda başarılı işler çıkardığı gerçeğini yadsımamak lazım. Tek bağlantılı noktalarıysa, her ikisinin de cesur sahneleri (buradaki çamaşır makinesi sahnesi gibi) sinemaya yansıtmaktan korkmamaları. Politik mesajlarını da bunların üzerine kurmaları.

Künye:

Güneşi Gördüm
Yönetmen: Mahsun Kırmızıgül
Oyuncular: Demet Evgar, Altan Erkekli, Mahsun Kırmızıgül, Sarp Apak, Yiğit Özşener, Şerif Sezer
Süre: 120 dk.
Yapım Yılı: 2009

Zar Atmam Şansa İnanmam Ortada Bir Şans Varsa Onuda Ben Yaratırım...
Cevapla

Konu Araçları
Konuyu Paylaş :  
Konunun Linki :  
BBKodu :  
Konu Araçları :

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi