21-12-2008, Saat: 11:04
Din adamı yeni kazılmış mezarın başında duasını bitirmek üzereydi. Birden 50 yıllık eşini kaybetmiş yaşlı adam kalın sesiyle feryat etmeye başladı.
"Aaaaa! Aaaah! Onu ne kadar da çok seviyordum!" Onun bu feryat figanı cenaze merasiminin sessizliğini alıp götürdü. Mezarın etrafında duran diğer aile üyeleri ve arkadaşları şaşırdılar, utandılar.
Yüzleri kıpkırmızı kesilen yetişkin çocuklar babalarını susturmaya çalıştı: "Tamam, baba, acını anlıyoruz, ama sus şimdi." Yaşlı adam tabutun mezara yavaşça indirilişini yaşlı gözlerle seyretti.
Din adamı duasını tamamladı. Sonra da aile üyelerini mezara toprak atmaya davet etti. Yaşlı adam dışında hepsi bu görevi yerine getirdi.
Yaşlı adam bir kez daha feryat etti.
"Ah! Onu ne kadar da çok seviyordum."
Mezarın etrafında bulunanlar yavaş yavaş mezarlığı terk etmeye başladılar. Ama yaşlı adam ısrarla mezarın yanından ayrılmıyordu.
Gözleri mezara dikili oracıkta öyle duruyordu.
Din adamı yanına yaklaştı:
"Neler hissettiğinizi anlıyorum, ama artık gitme zamanı. Gitmeli ve hayatımıza devam etmeliyiz."
"Ah! Onu seviyordum!" diye inledi adam perişan bir şekilde.
"Ama bunu ona hiç söylemedim. Nedenini bilmiyorum ama hiç söyleyemedim."
tuhaf olay ;
beni üzen sen, teselli veren sen
kurtulmaya da çaban yok,neyinim , neden ben ?
kaçıp gitsem uzaklara, bilirim beni bulur
ne benle mutlu olur
ne bensiz huzuru bulur
beni üzen sen, teselli veren sen
kurtulmaya da çaban yok,neyinim , neden ben ?
kaçıp gitsem uzaklara, bilirim beni bulur
ne benle mutlu olur
ne bensiz huzuru bulur