nükleere hayır

[volki]

DÜNYA NÜKLEERDEN VAZGEÇİYOR
Kanada ve Amerika’da 1978, Almanya’da 1982 yılından buyana nükleer santral siparişi yok.
Fransa 1997 yılından itibaren 2010 yılına kadar nükleer programını askıya aldı.
Avusturya da yapımı 1978 yılında biten zwentendorf nükleer santralini referandum sonuçu hiç çalıştırmadan kapattı.
Filipinler’ de “baton” nükleer santrali yapılan mühendislik hatası ve güvenlik nedeniyle isletmeye alınmadı.
Brezilyada yapımı bitmekte olan ikinci santralinden ve 1.1 milyar dolar harcadığı üçüncü nükleer santralinden vazgeçti.
İsveç 1980 yılında yapılan referandum sonucu 2010 yılında elektriğin %46’sını elde ettiği tüm nükleer santrallerini kapatma kararı verdi.
İtalya kasım 1987’de yapılan referandum sonucu nükleer enerji santralinden vazgeçti ve %70 bitmiş olan “Montalda di Castro” dahil 4 nükleer santralini kapattı.
Almanya 1991’de bitirilen “SNR-300” santralini ve “Hanonu max “ tesisini hiç işletmeden kapattı.
İspanya 1984 yılında %92 bitirilen “Leminaz 1-2” ve “Valdecaballeros 1-2” santralini kapattı.
ABD 1984 yılında bitmiş olan “Shoreham” santralini işletmeye almadan kapattı.
Danimarka, Yunanistan, İrlanda,Lüksemburg, Avusturya ve Portekiz enerji üretimi için nükleer teknolojisini hiç kullanmıyorlar.
Dünyada bunlar yaşanırken bu kararlar alınırken Türkiye’nin nükleer santral kurma serüveni başlıyor. 1970 yılların ortalarına doğru nükleer enerjiye çekilmesi gerektiği sürekli vurgulanıyor ve bunun için yoğun bir girişimde bulunuluyor.
Bu günlerde Sinop’a kurulmak istenilen santralin bizler için çok iyi olduğu ve dünya ülkeleriyle eşit seviyeye gelmemizde önemli rol oynayacağı söylenmekte. Ama alınmış kararlara bakılırsa bu santrallerin bizde kurulmasını isteyen Avrupa ülkeleri ellerinde kalan nükleer enerji teknolojisini bize satmak için olduğu çok rahat bir şekilde ifade edebiliriz. Şöyle biraz hafızamıza yoklayalım bunda 4 yıl önce Irak ta nükleer enerji var diye işgal eden ABD bu gün İran’ı aynı şekilde tehdit eden bu ülkeler neden bizim ülkemize nükleer enerji santralini kurmamızı sürekli bizlere dayatıyorlar. Bekline nükleer kurulduktan sonra bizim ülkemizi de işgal etmek için ellerine fırsat gececiğini düşünüyorlar.
Nükleer enerji öyle bahsedildiği gibi kolay bir enerji üretimi değildir çok büyük riskler taşıyan ve çok pahalı bir teknoloji ürünüdür. En ufak bir arıza büyük bir felakete dönüşebilir ve nükleer enerji atıkları asırlar boyunca etkisini kaybetmeden kalabilmekte.
Halan daha Karadeniz bölgesinde Çernobil faciasının etkisi görülmekte ve insanlarımız önemli bir kısmı kanser hastalığına yalakanmış durumda biz bunları hiç yaşanmamış sayıp Sinop’a nükleer santral kurma planları yapıyoruz. Ama çok önemli noktaları gömemezlikten geliyoruz.
Bir nükleer enerji santrali ortalama 5 milyar dolar gibi bir parayla hayata geçiriliyor ve inşaatı ve 3-5 yıl nükleer reaktiflerin işlenmesi 5 yıl bekletme süresi de 5 yıl gibi sürdüğü bilinmekte ortalama bir nükleer santralin hayata geçirilmesi 15- 20 yılı bulmakta. Biz dışarıdan borç alarak yapacağımız nükleer enerji santralinin 20 yıl içerisinde bize kaç paraya mal olacağını varın siz hesap edin.
Ülkemizde bu konuda farklı tartışmalar devam ederken bunun zararlı olmadığını söyleyen millet vekillerimiz Sinop da kurabilirsiniz fakat Mersin de istemiyoruz diye bilecek kadarda korkuyorlar. Yine aynı şekilde sayın bakanımıza sorulduğunda nükleer atıkları ne yapacaksınız sorusuna “nükleer atıkları satarız” kadar da bu işle ne kadar ilgili olduğunu göstermekte.
Nükleer enerji ülkemiz ve insan sağlığını çok ciddi tehlikeye sürükleyecektir soğutma sularının Karadeniz sularına verileceğini ve burada yaşayan balıkları tüm ülkemizin tüketeceğini de unutmadan söyleyelim.
Nükleersiz ve radyasyonsuz bir ülke bir ülke için hep beraber nükleere karşı doğal enerji kaynaklarının kulanı mı ve bunların daha yaygın hale gelmesi için hep birlikte harekat edelim.