MASONLUK ve GiZLi CEMiYETLER

Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 2.69/5 - 16 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
MASONLUK ve GiZLi CEMiYETLER
#1

MASONLUK

Kendilerine göre bir takım kardeşlik il kelerini benimseyen, birbirlerini parola ve işaretlerle tanıyan, loca denilen bölümlere ayrılan kimselerden kurulu dernek. Mason olma durumu anlamına da gelen masonluğa "farmasonluk" veya "hür yapıcılar" de de nir. Masonluğun ancak son iki yüzyılı hak kında kesin bilgiler elde edilmiştir. Çok gizli bir dernek oluşu, daha öncesi hakkın daki bilgileri kısıtlamış ve rivayetlere da yandırmıştır. Bugün anlaşıldığı kadarıyla masonluk, yahudilerin dünyaya hakim ol­masını garanti etmeye çalışan; düzenli, giz li ve kimi zaman tedhiş hareketlerine de başvuran bir örgüt kimliğindedir. Üyeleri, dünyanın dört bir yanında yüksek mevki lerde görev alan, almakta olan şahsiyetler den oluşmaktadır. Bu üyeler, sırlan koru maya söz vermiş; toplantı, plan ve görev yapmak üzere mahfiller oluşturmuş kimse lerdir.

Masonluğun kökenini Roma kralı Hcro-dots'a kadar uzatanlar vardır. Danışmanları da Heram Apiud ile Moab Lame adlı iki ya tı udiydi. M. 43'de "Gizli Güç" adını aldı. Haham Lokueyz'in belirttiği şekliyle "tari hi, dereceleri, doktrinleri, parolaları, açık lamaları baştan sona kadar yahudi" olan Masonluğun ilk kuruluş yıllarındaki hedef leri Hristiyan lığın yayılmasını Önlemekti Masonluğun belirgin olan ikinci merhalesi 1700'lü yıllarda Londra ve Westminster bü yük localarının kurulmasıyla başladı. Fel sefi düşüncelerle de desteklenen Masonlu ğun 1732'de ana tüzüğü yayınlandı. Kısa bir zaman sonra ingiliz soylularının oluşturdu ğu Mason locaları kurulmaya başladı, aynı yıllarda Almanya'da da Mason locaları faa liyete başladı. Büyük Friedrich locaya girdi. Onu, Prusya kralları ve Alman impara torları Wilhelm I ile Friedrich III izlediler. Alman filozof ve düşünürlerinden Fıchte, Lessing, Herder, Geothe gibi kimseler de Mason oldular. 1770'de ortaya çıkan Adam Wizhawit ile Masonluk önemli adımlar attı. Alman bir hıristiyan olan Wizhawit, dinini terkederek Masonluğun modem bir planını hazırladı. Fransa'da ise ilk loca 1729'da açıldı. Montesquieu, Condorcet, Voltaire, Mirabeau gibi yazar ve düşünürler Mason luğu seçtiler. 1737'de ise Fransa kralı Masonluğu yasakladı. Masonluk aleyhine kitaplar bastırıldı, Cizvitler de bu hareketle ri desteklediler. Bu tarihten itibaren Fran-sa'daki Masonluk, İngiltere'deki Mason lo calarına bağlı olarak çalıştı. Diğer Avrupa ülkelerinde de etkili olan Masonluk, Ame rika'da da oldukça yaygınlaştı. George Washington, Samuel Adams, Alexander Ham i 110n, James Monroe gibi ünlü siyaset adamları ve devlet başkanları Mason oldu­lar. Masonluk bu devlet adamlarının etki siyle hızla yayıldı. Her eyalette bir Mason locası açıldı.

Dünyanın dört bir yanında locası bulu nan, "hürriyet, eşitlik, kardeşlik" gibi slo ganları kullanan Masonluk, bugün üç sınıfa ayrılmıştır: Birinci sınıf, masonluğa yeni girenlerden oluşur. İkinci sınıf, dininden ve vatanından, milletinden tamamen kopmuş olanlardan meydana gelir. Burada zorunlu ve kesin bağlılık masonluk ilkelerinedir. Bu sınıftan olanlar 33. dereceye aday gösterile bilirler; Churchill ve Belford gibi kimseler bu sınıflandır. Üçüncü ve son sınıf ise, ma-sonik sınıfların zirvesidir. Bu sınıf sadece yahudi I ere aittir. Bunlar birkaç kişidirler ve devlet adamları ile imparatorlara hükme derler. Herzl gibi Siyonist liderler bu sınıf tandır.

Masonluk, üyelerinden kendi aralarında büyük bir dayanışma göstermelerini ister. Bunun için kendilerine katılmayı arzu edenlerden dini, ahlaki ve milli bağlardan çözülmeyi, tamamen kendi ilkelerine ba ğımlı kalmayı şart koşarlar. Bir üye, yapı lanları beğenmez veya emirlere karşı gelir se, hemen dışlanır. Masonluk kabul edeceği üyeleri birtakım fiziki ve manevi deneyler den geçirir. Yeni üyeyi kabul etme merasi mi ürkütücü ve garip bir atmosfer içinde ya pılın Çırak olacak aday, lamba, iskelet, küp biçiminde bir taş, bir horoz, kum saati, tuz ve kükürt gibi şekil ve maddelerle dolu bir odaya sokulur ve orada tek başına karanlık ta hayalleriyle başbaşa bırakılır. Bundan sonra kimi önemli sorulara cevap vermesi ve vasiyetnamesini yazması istenir. Bunları yapan üye gözleri bağlı olarak mabede gö türülür. Orada eline tutuşturulan bir Tevrat ve başı üstündeki kılıçlarla takdis edilir. Birkaç denemeden daha geçen adaya yemin ettirilir ve sembol olarak kendisine önlük ve eldivenler verilir. Deneyi kazanan aday çı rak olur, daha sonra kalfa ve usta dereceleri ne uygun görülürse geçmeye hazır hale gel miştir.

Dünyadaki birçok ayaklanmanın arka sında olan, Fransız, Bolşevik ve İngiliz dev rimlerinin planlarını yapan, Sultan Abdül-hamid'i de devirerek Osmanlı devleti'nin parçalanmasında büyük rol oynayan Ma sonluğun, Türkiye'deki faaliyetleri 1723'den sonra başladı. İlk Mason locaları Halep ve İzmir'de, iskoçya locasına bağlı olarak kuruldu. Daha sonra İskenderun, Ha ma ve Humus'ta da Mason locaları açıldı. 1734'te ise İstanbul'da faaliyete başladı. 1820'dcn sonra İstanbul. Makedonya, Trak­ya, İzmir ve Suriye'de Mason locaları arka arkaya açılmaya başladı. 1850'den sonra

Mısır'da ingiltere büyük locasına bağlı lo calar kuruldu. Mısırlı Mustafa Fazıl Paşa, Mahmut Paşa, Said Mehmed ilk Mason üyelerdi. Yine bu tarihlerde İstanbul'da ve İzmir'de Fransız büyük locasına bağlı loca lar açıldı. Müşir Fuat Paşa, Pertev Paşa, Re şit Paşa ve Süleyman Paşalar mason locala rının gözde üyeleri oldular. Bu dönemde yalnız Abdülhamid n, Masonluğa karşı çık tı. Abdülhamit zamanında masonluğun ge lişimi durdu. Ancak II. Meşrutiyetten son ra, mason locaları, Jön Türkler'in katkıla rıyla yeniden faaliyetine başladı. 1909'da büyük loca kuruldu. Talat Paşa bu locanın "büyük üstadı", Galip Bey "üstat yardımcı sı", Rıza Tevfik de "katibi"ydi. Dr. Mehmet Ali Bey, Cavit Bey, Cemal Paşa, Hayri Efendi ve Ziya Gökalp gibi kimseler de ma son oldular.

Mason locaları I. Dünya Savaşı sırasın da ve sonrasında da çalışmalarını sürdürdü. 1925'te bir ara kapatıldılar. Kapatıldığı sıra larda Dahiliye Vekili olan Şükrü Kaya da masondu. 1948'de Türkiye Masonlar Der neği yeniden kuruldu. Daha sonra oluştutu-lan Türkiye Büyük Locası, 1964'le Iskçyfa ve 1970'te de İngiltere büyük localanyla ilişki kurdu. Masonluğun, Özellikle bugün Türkiye'de, "Türkiye Fikir ve Kültür Der neği" adıyla yeniden düzenlenen yüksek şurası, üyelerini yalnızca Türkiye büyük lo cası üyeleri arasından seçer. 60*a varan loca sayısıyla, başta İstanbul'da olmak üzere; İz mir ve Ankara'da faaliyetlerini sürdüren Masonluk, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de birçok ekonomik kaynakları ve üretim araçlarını belli başlı tanıtma organlarını, basın ve yayın araçlarını eğitim, kültür ye bilim birimlerini, uluslararası ticari ve sos yal kuruluştan elinde tutmaktadır.
Cevapla
#2

Aşağıda kısaltılarak verilen konuşma, Ümit SAYIN tarafından 09.01.1993 tarihinde hazırlanmış ve Büyük Loca’ya sunulmuştur. Kendisinin bu konuşmayı yaptığı dönemde, DETAM’da (Deneysel Tıp Araştırma Merkezi) farmakolog olarak psiko-nöro farmakoloji (insan beyni üzerinde ilaç destekli psikolojik deneyler) üzerine çalıştığını hatırlatıyoruz.





Değerli Üstadı Muhterem ve Kardeşlerim,



Büyük Loca’mıza yapacağım konuşmam BÜYÜ, BİLİM VE MASONLUK üzerinedir.



Büyü eski Babil dilindeki MAGUS teriminden gelir, çoğulu MAGİ (maji) dir; öğrenilmiş, saygı duyulan, kutsal bilgi anlamında kullanılmıştır. Yüzyıllar boyu okültizmin en önemli yapı taşı olmuş, ilkel kabilelerden günümüze dek değişik süreçlerden geçmiş, evrimleşmiştir. Büyü, doğaüstü, henüz varlığı ve yapısı çözümlenmemiş güçlerin yardımıyla gerçeği bulma, doğadaki bu gerçekleri ve olayları istemli olarak kontrol edebilme uğraşısıdır.



Büyü insandaki kişisel gücün ve özel bir formülün yardımıyla istenen bir amaca ulaşmayı sağlayan bilim-öncesi bir sanattır. Büyüde, uygulanan formül veya yöntem sayesinde doğaüstü kausal bir ilişki, büyünün amaçladığı olguyu ortaya çıkarır. Çağdaş büyü kuramlarının kurucusu Aleister Crowley'e göre Büyü, “İradeyle, bilinçli olarak doğada değişim oluşturabilme bilimi ve sanatıdır” ve büyücülük gücü aslında herkeste vardır.



……………..



*** Büyü işlevleriyle tanrılar ve evren üzerine zorlayıcı etki yapar, yazgıyı değiştirebilir. Dinde ise temel amaç ibadetle tanrılara veya tanrıya şükran duygularını bildirmek; bu ilahi gücü kabullenmektir.



*** Büyü bireyseldir, bazen ‘coven’ (bu kelime İbranice’de ‘Kohen’ olarak evrilmiştir) adı verilen seçilmiş küçük bir topluluğa hitap eder; din ise toplumlara hitap eder, amaçlarından birisi toplumda tutarlı bir sosyal düzen oluşturmaktır.



*** Din yasakları bozulunca günah işlenmiş olur, halbuki büyü bozulunca çok olumsuz bir durum ortaya çıkmaz, zaten büyücü büyünün geri tepmemesi için gereken önlemleri almıştır!



*** Büyü uzmanlaşmış, yetenekli kişiler tarafından yapılabilir; din ise herkese açıktır, kuralları herkes tarafından uygulanabilir.



*** Dinler büyüyü lanetler, reddeder, şeytan işi olarak görür. Büyücü ise dine açıktan saldırmaz, aksine gerektiğinde dinin kitaplarını ve dualarını bile büyü yapmak için kullanabilir.



Büyü aslında bilimin olgunlaşmamış, ilkel halidir. Gerçeği bilmek ve bu gerçeği kullanmak ister; dinde ise gerçek zaten hazır olarak verilmiş, nasıl kullanılacağı önceden belirlenmiştir.



……………..



Yüzyıllarca kahinler ve büyücüler sarayları doldurmuşlar, bazıları da saraya ulaşamadan, kara büyüyle uğraştıkları iddia edilerek ‘cadı tanısıyla’ yakılmışlar; masonluğun kurucularından Temple şövalyeleri de böyle yakılanlardan. 1930’larda da uzunca bir masonik eğitimden de geçen Aleister Crowley ‘modern 20. yüzyıl büyücülüğünü’ kurup; tutarlı ve bilimsel olduğunu iddia ettiği bir dizi kitap yazmıştır. …………



…………. kendi içine kapalı, esrar perdesine bürünmüş tüm alt kültürler büyüden yararlanmışlar! Fakat bazı büyücü ve şamanların en önemli ortak özelliklerinden birisi kaktüs, mantar gibi bitkileri veya meskalin, afyon tentürü, psilosibin gibi çeşitli maddeleri kullanarak beyin kimyalarını ve bilinçleri değiştirmeleri. Bu psikoaktif maddeler algılarda ve düşüncede değişiklikler yaparak, gerçeği ve kendilerini çok farklı değerlendirmelerine yol açmış.



Son on yılda atağa kalkan nörobilim de bilincin ve ruhun yüzündeki perdeyi biraz daha aralayacak, ve bize varoluşun gerçek sırlarını verecek! Artık düşüncenin beyindeki sinir hücrelerinde gelişen elektrokimyasal ileti ve bu iletiyi sağlayan nörotransmiterler sayesinde gerçekleştiği biliniyor; hücre zarının iki yanında tanrı Shiva’nın dansını yapmakta olan sodyum ve potasyum aslında sanıldığından çok daha zekiler!



……………



Masonik sayılardan 3, 5, 7 ve 33 ün özel anlamları vardır; büyüde ve Ortadoğudaki dinlerde bu gibi sayıların tılsımlı kabul edildiğini görüyoruz. Beş köşeli yıldız (pentalfa) astrolojide, alkemide, büyüde, kabalist sembolismde kullanılmıştır; kökeni Pitagorasa kadar dayanmaktadır, o tarihlerde sağlığın sembolü olmasına karşın, büyücüler tarafından emir dinlemeyen ruhları yola getirmek amacıyla kullanılmıştır. Pentalfanın 1824'teki masonik tabloda üstadlığın amblemi olduğunu görüyoruz. Bu amblem günümüzde ışık saçan yıldıza dönüşmüştür. İki eşkenar üçgenin ters olarak üstüste konmasından elde edilen altı köşeli yıldız kara büyüde, astrolojide ve kabalada rastladığımız bir semboldür; masonluktaki kullanım amacı Evrenin Ulu Mimarı ile insanın mükemmel bir biçimde bütünleşmesini ifade etmektir. Güneş de hem masonlukta hem de okültismde rastladığımız sembollerdendir.



Büyü ve okültismle, masonluk arasındaki bir başka benzerlik de hepsinde inisiasyon ve bir aydınlanış için yeniden doğma eyleminin var olmasıdır. Aydınlanma, büyüde ve masonlukta kozmik güçleri kontrol altına alabilmek için bir uyanıştır; hakikatin ayırdında olmak için gözlerin açılması, Evrenin Ulu Mimarı ile bütünleşebilmek için kardeşliğe ilk adımı atabilme anlamında kullanılmaktadır.



Görüldüğü gibi masonluk ile büyüde kullanılan bazı semboller anlamları biraz farklı olsa da aynıdır. Masonluk, büyü ile aynı kökenlerden gelmektedir, ve gizemli ve esoterik felsefelerden etkilenmiştir. Kaynaklarımızın pek çoğu büyü ile masonluk arasındaki böylesi bir akrabalığı kesinlikle kabul etmektedir.



Ancak Masonluk gizemli, dolaylı ve alegorik anlatım tarzlarına sahip olsa da özünde bilimsel dünya görüşünü benimser. Masonluğun salt bir mezhep, bir din, okültist bir topluluk olmamasının nedenlerinden biri de dünyaya akılcı, bilimsel bir açıdan bakabilmesidir.



Kutsal kitapların üçünün de locada açık bulunmasının nedeni, farklı dini inanışlardan doğabilecek çelişkileri ortadan kaldırmaktır. Masonluğun en önemli erdemlerinden birisi de tutarlı olabilmektir; din, mezhep, ırk ayrılığı nedeniyle birbirine düşmek tutarsızlığı beraberinde getirir. Pergel ile gönye kutsal kitapların üstüne konmaktadır çünkü bunlar bilimlerin atası olan geometri ve matematiği kullanan Masonluğu temsil etmektedir ve daha üstündür. Evrenin Ulu Mimarı da bu düzeni kurarken geometriyi ve tutarlı bilimsel yöntemleri kullanmış, bize de onları kavrayabilecek yetiyi vermiştir.



Aslında gerçek büyü bilimdir ve bilimin belirlediği gerçeklerle çelişen gerçek, gerçek değildir. Bizler bilimin sunduğu imkanları kullanarak büyü felsefesinin ulaşamadığı amaçları da gerçekleştirebiliriz. Büyücülük araç ve yöntemlerinin çağdaş versiyonlarını üretebilir; geliştireceğimiz formülleri ve yöntemleri kullanarak bireyleri ve toplumu yönlendirebiliriz.



Söyledim Üstadı Muhterem.
Cevapla

Konu Araçları
Konuyu Paylaş :  
Konunun Linki :  
BBKodu :  
Konu Araçları :

Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  Obama gizli görüşmelere mi başladı? asi cafe 0 1.225 02-02-2009, Saat: 10:10
Son Yorum: asi cafe

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi