WILSON PRENSIPLERI CEMIYETI

Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 2.67/5 - 18 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
WILSON PRENSIPLERI CEMIYETI
#1

Günümüzle geçmişi kıyaslamak ve benzerliklerle farklılıkları kıyaslamak açısından bu belki pek çoğumuzun gözünden kaçmış hadiseyi sizinle paylaşmak istedim. Osmanlının çöküşünün hız kazandığı günlere denk gelen bir olay. Türk aydınlarının içine düştüğü vahim manzaranın belgesi. Amerikan mandasını isteyen hatta başkan Wilson'dan bunu dileyen bir dilekçe metni. 1918 de kaleme alınmış. Yılların savaşmanın fakirliğin verdiği umutsuzluk duygusu, birleşememek bir çözüm yolu bulamamak ne derseniz adına bilemem. O günlerde çareyi başka yollarda arayan biri de Mustafa Kemal'di. Ama asla böyle bir çareye rıza gösterecek karakterde değildi. Oysa pek çok vatansever aydın Amerikan mandasını kurtuluş olarak görmekteydi... Bugünle kıyasını size bırakıyorum.....

Wilson Prensipleri Cemiyeti, faaliyetlerine 4 Aralık 1918 tarihinde İstanbul’da
başladı. Kurucuları arasında Halide Edip,Celalettin Muhtar, Ali Kemal ve Hüseyin
Avni Bey gibi dönemin önemli isimlerinin yer aldığı cemiyetin ilk idare heyeti de
Halide Edip, Refik Halit, Ali Kemal, Hüseyin Bey ve Ragıp Nureddin’den oluşuyordu.
Cemiyetin üyeleri ABD’de var olduğunu düşündükleri kozmopolit idare ve
eşitlik anlayışının Osmanlı topraklarında da uygulanmasını istiyorlardı. Bu istek,
cemiyet beyannamesinde de yer bulmuştu. Cemiyetin kurucuları, Osmanlı İmparatorluğu’nun dünyada saygın bir konuma ulaşmasının ihtisasa dayalı bir hükümetin kurulmasına bağlı olduğunu, vatandaşların mutluluğunu sağlayacak bir ortamın ise ancak millet ve din ayrımının ortadan kaldırılmasıyla sağlanacağını öne sürüyorlardı.Üyeler, takipçisi oldukları Woodrow Wilson ile bağlantı kurmayı da ihmal etmemişlerdi. Nitekim 5 Aralık 1918’de Wilson’a ilettikleri muhtırada, Amerika’dan müttefikleriyle Osmanlı arasında arabuluculuk yapması isteniyor ve bu ülkenin rehberliğinde askersiz bir ülkenin varlığı kabul ediliyordu. Muhtırada yazdığına göre, Amerika gibi “dini hoşgörü ve siyasi eşitlik üzerine kurulmuş”
bir ülke tecrübelerini aktarabilir, bu konuda Osmanlı’ya yol gösterebilirdi;
büyük devletlerden oluşan bir komisyon sorunların çözümünde faydalı ve tarafsız
olamazdı, çünkü Osmanlı toplumu çok çeşitli unsurlardan oluşuyordu ve böyle
bir komisyonda doğal olarak bu konularda maksat ve metot ayrılıkları oluşurdu.
Muhtıra, gerçeklikten yoksun şu sözlerle devam ediyordu: “Bizim arzumuz, nihai
istiklalimizi tehdid edecek bir vasilik olmayıp, geri kalmış insanları bir müddet
eğitimden sonra şerefli bir mevkie yükselterek onlara milletler camiasında bir yer
verilmesidir.”


Halide Edip, Mustafa Kemal’e gönderdiği 10 Ağustos 1919 tarihli
mektubunda Amerikan mandasının gerçekleşmesi sayesinde azınlıkların Avrupa destekli faaliyetlerine son verilebileceğini vurguluyor, “Biz İstanbul’da, kendimiz için, bütün eski ve yeni Türkiye sınırlarını
içine almak üzere geçici bir Amerika mandasını ‘ehven-i şer’ olarak görüyoruz” diyordu. Halide Edip’in mektupta söylediğine
göre, “Amerika’nın önemli şahsiyetleri” arasında Osmanlı lehine gelişmeler kaydedilmiş, İstanbul’a Ermeni dostu olarak gelen birçok “mühim Amerikalı”,Türk dostu ve Türk propagandacısı olarak
dönmüştü. Amerika’nın isteği ise şuydu:“Türkiye’yi olduğu gibi, hiçbir parçaya ayırmadan, eski sınırları içinde bütün halinde muhafaza etmek şartıyle umumi ve bir tek manda yapmak.” Mustafa Kemal
ile arkadaşlarının çıkardığı Minber adlı gazete ise, yayımlanan çeşitli makalelerde cemiyetin savunduğu fikirleri eleştirel bir gözle değerlendiriyordu. İstanbul ve Ortadoğu’ya gelen Amerikan
heyetleri de Halide Edip, Ahmed Emin, Rauf Ahmed üçlüsü ile temasa geçiyordu. 3 Haziran günü İstanbul’a gelen Türkiye Mandaları Hakkında Milletlerarası Komisyonun Amerika Şubesi adlı komisyon, manda taraftarlarınca coşkuyla karşılanmıştı. Başkan Wilson tarafından Paris’ten gönderilen ve özellikle de Halide Edip’in yakın ilişkiler içinde olduğu King-Crane Komisyonu, çalışmalarını tamamlamasının
ardından Wilson’a sunduğu Yakındoğu raporunda Türkiye ile ilgili bazı bilgilere de yer veriyordu. Raporda Kilikya hariç bir Ermeni mandası kurulmasından, bir manda yönetimi altında Osmanlı’dan
ayrı bir İstanbul devleti kurulmasından, bu manda rejimi altında İzmir’e özerklik verilmesinden, bütün Anadolu’yu Ermenistan, İstanbul devleti ve Türk devletini içine alacak tek bir manda kurularak bunun
Amerika Birleşik Devletleri idaresinden olmasından söz ediliyordu.
Bu heyetlerle ilişkilere ve sürdürülen yoğun çalışmalara rağmen Wilson Prensipleri Cemiyeti’nin ömrü uzun olmadı. Bir süre sonra Amerika’nın Ermenileri destekler bir tavır içerisinde olduğu kanaatine varan cemiyet üyeleri faaliyetlerini durdurdu.

İleride halkımızın,bunca ibret verici tecrübeden sonra gerçek dindarlarla din tüccar ve aktörlerini birbirinden ayırdedeceğini ümid ederim. Yoksa hep böyle geri ve ezik kalırız (M.Kemal Atatürk)
Cevapla

Konu Araçları
Konuyu Paylaş :  
Konunun Linki :  
BBKodu :  
Konu Araçları :

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi