27-08-2008, Saat: 13:45
Çağdaş teknolojinin atom hızıyla ilerlediği günümüzde, internetin büyülü dünyası çok geniş kitleleri kendi sinesine çekmeye devam etmektedir.
İnternet hızla ilerledikçe, kimi sektör ve sanatlarda etkisini olumlu veya olumsuz göstermeye devam etmekte; bazı sektörlerde fırtınalar meydana getirken, bazılarında ise tamiri mümkün olmayan yaralar ve uçurumlar oluşturmaktadır. Bu elektronik devrimi kendi eline babasının mirasından düşmüş bir silah, bir ölüm aracı sananlar, yuvaları söndürmekte, ekonomileri allak bullak etmekte, geceyarısı operasyonlarıyla borsa, alışveriş sektörü, haber ve iletişim alanı dahil her alanda kendi enaniyet duygularını ve kendi kapris ve çıkarlarını, kendi portföylerini zirveye çıkarmaya devam etmektedirler.Oysa bu çağdaş gelişme, ilerlemeyi, yeniliği, kitlelere mutlu ve huzurlu bir yaşamı sunması gerekirken, kendini bilmezler elinde huzursuzluk, ayrılık, ölüm, ihtilal yada yokoluş getirmektedir.
Tv, radyo, gazete, sinema, posta ve haberleşme, fotoğrafçılık, resim, şiir gibi sanatlar ve alanlarda derin ayrışımlar ve kirlenmelerle yokoluşlar yaşanmaktadır. Çöplük deryası haline getirilen bu alanlar, içinden çıkılmaz durumlara gelmek üzeredir. Sanatın bazı dallarını internet öldürmüş ve yok etme noktasına getirmiştir.
Gayri insanlar gazete okumaz, Tv seyretmez, sinemaya gitmez, mektup veya telefonla haberleşmez duruma gelmiştir. Tüm bu sahalarda internet kendi otorisini kurmuş, adeta hastalık gibi geniş kitlelerin ruh köklerini işgal etmiştir.
Sabah çayımızı yudumlarken gazte okumanın keyfini artık anılarımız arasında tıtmaktayız. Parmaklarımız klavye tuşlarında, gözlerimiz ekranda, koltuk yada sandalyemizde oturmuş, soğuk makinalar, şekilsiz - hastalıklı robotlar haline gelmişiz. O çay içilirken, o haberler okunurken; evimizde-yanımızda yöremizde bulunanlarla haberler üzerine sohbet etmeler, görüş alışverişleri yok oldu da, beton ve kalıplaşmış bireyler haline geliverdik. Çok acı !... Yazık !...
Bu negatiflik karşısında olumlu-iyi-pozitif gelişmeler yok mu? Elbette var. Bardağın boş tarafından bakmıyoruz, elbette dolu tarafı da var. Ancak,meselenin en olumsuz taraflarını gündeme getirerek en iyi yakalamalıyız diye düşünüyorum.
Anında parmak uçlarınızın dokunuşuyla efsunkâr bir hızla dünyanın öteki ucuna yazı, ses, resim, fotoğraf, resim vb gönderebiliyorsunuz.
Yazı göndermekle, kâğıt,kitap, matbua, gazete, dergi... tüm bunları ikinci plana iter olduk.
Ses olayıyla, o tatlı "alooo!.." sözcüğünü unuttuk. Postacı kapımızı sımsıcak bakışları ile ve sevecen selamıyla çalamaz oldu. Postahaneleri nerede,hangi sokakta hatırlayamaz olduk.
Hatıralarımızın yağmurunu hep siyah beyaz resimlerde saklardık. Arada bir çıkarır, onlara bakarken adeta koklardık. Şimdi öyle mi? Anında yetmiş bin renkle, hem de flaş-hareketli vs, yayınla gitsin...
Resimler... Ya o ressam fırçası, o öksüz kalan tuval...Yok oluşun kıskacıa düşen sanat galerileri.. İnternet resim ve ressamı da kilitler hale geldi..
Şiir mi? Sormayın halini. Usta - çırak ilişkisi yok. Herkes aklına esenişir diye anında yayınlamakta. Açık kaynak şiir siteleri çöplük halinde.Şiir ölüyor...
Bütün bunlarıın ortasında bizim internet servis sağlayıcılarımız, hostingler, bayiler... Onların hizmet kervanı ne durumda geliniz bir de ona bakalım...
İnternetimiz, şu anda 15-25 yaş arasında bulunan bir neslin elindedir.
Bu nesil, elektronik devrimin kolaycılığı, çabukluğu,pratikliği ile o kadar iç içedir ki, inanın kendini kaybetmiş durumdadır. Bu nesil kişisel -bedensel ve ruh sağlıklarını dahi hiçe saymaktadırlar. "benim sitem, senin sitenden iyi,benim forumum, senin forumunu döver, benim üyem çok, sen toysun vb" anlayışıyla,kıran kırana, saygıyı ve sevgiyi bir kenara bırakarak bir kavganın içine girmiş gözükmektedir. Evet, istisnalar yok mu? Var tabi...
Ancak bu curcuna, bu toz duman hiç hoş değil. Hiç iyi değil. Aradan fırsatçılar, art niyetliler, üç kağıtçılar faydalanmaktadır.
Mustafa Ceylan
mybbci den alıntıdır
---------DEVAM EDECEK-----