bugünün adamlarına ders olsun

Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 2.93/5 - 15 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
bugünün adamlarına ders olsun
#1

Atatürk'ün devlet adamlığı, Stalin'in verdiği bir demeç üstüne gidişi

Stalin'in Sovyetler Birliği'nin başında olduğu dönemler... Sovyetlerin

Ankara Büyükelçisi ünlü bir diplomat Karakan... 1917 Ekim Devrimi'nin

yıl dönümlerinden birinin sabahında Stalin, son derece sivri, anlamsız

ve onur kırıcı bir demeç veriyor. Bu demecinde aynen şunları söylüyor:

"Herkes bilsin ki, Rus Milleti; Boğazlarla, Ardahan'ı ele geçirmekten

asla vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda bu davalarımızı halletmiş

olacağımızı şimdiden müjdeliyorum..."

Aynı gece Ankara'da Sovyet Büyükelçiliği'nde de ihtilalin yıl dönümü

kutlamaları yapılıyor. Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk, gece

yarısına doğru Stalin'in bu densiz demecinden haberdar oluyor ve

maiyetine emrediyor:

"Arabaları hazırlayın gidiyorum."

"Paşamız bu saatte nereye gidecekler?"

" Sovyet Sefareti'ne."

Mahiyetin etekleri tutuşur çünkü olayı kavrarlar, içlerinden birisi

Atatürk'e:

"Paşa hazretleri nasıl olur? Protokolsüz mü? Siz devlet başkanısınız,

protokolsüz nasıl gidersiniz?"

"Ben protokol falan dinlemiyorum çocuk. Stalin vatanımın topraklarına

göz dikmiş, sen bana protokolden söz ediyorsun. Hazırlayın arabaları."

diye cevap verir.

Büyük önderimiz ve arabalar hazırlanır. Atatürk ve maiyeti, Sovyet

sefaretinin kapısına dayanır.

Ulu önderimiz yüzü asık bir şekilde yukarı çıkar ve o sırada sefarette

büyük bir balo vardır. Atatürk kendisini karşılayan Büyükelçi

Karakan'ı görünce:

"Merhaba Karakan" der ve aynı sert ifadeyle devam eder. "Rahatsız

ettik ama sen benim şahsi dostumsun, kusurumuza bakmazsın. Bir hususu

esasından anlamaya geldim."

"Emredin Sayın Başkan"

"Ajanstan öğrendiğime göre, başbakanınız Stalin, Ardahan'la Boğazları

istemiş, kararı katiymiş...Pek yakın bir gelecekte bu kararını

uygulayacakmış. Tam böyle söyleyip söylemediğini bilemem ama buna

benzer şeyler söylemiş. Tabii ki bu nutkun da bir sureti sende vardır.

Getir bakalım şunu da işin aslını faslını iyi anlayalım."

Stalin'in nutku getirilir. Atatürk metnin o kısmını yanındakilere

kelime kelime tercüme ettirir. Nutuk ajanstan geçen metin ile aynıdır.

Atatürk sorar:

"Karakan, sefaret telsizinden derhal Stalin'i bulduracaksın. Bu

beyannatından vazgeçip geçmediğini sorduracaksın. Başbakanın

tükürdüğünü yalayacak, yalamazsa ben yapacağımı bilirim. Bu cevap bu

gece gelecek çünkü benim senin başbakanından daha önemli kararım var.

İstediğim cevabıalmadan sefaretinizden dışarı adım atmam. Eğer cevap

istemediğim şekilde gelirse bil ki buradan çıkıp doğru Rus sınırına

gideceğim..."

Karakan çaresizlik içinde telsizin başına koşar ve Atatürk'ün

söylediklerini aynen nakleder. Stalin'den gelen cevap büyük önderimizi

tatmin eder çünkü cevapta aynen şöyle söylenmektedir. "Stalin sürçü

lisan eylemiştir. Boğazlar'la Ardahan'ı almak gibi bir arzusu

katiyetle yoktur..."

Atatürk cevabı okuduktan sonra Rus Büyükelçisi Karakan'a hitaben

"Karakan seni geri çağırırlar ve yaşatmazlar. Uzun süredir

tanışıyoruz, istersen bize iltica et."

Karakan bu teklife olumsuz cevap verir ve cevabı telgraftan hemen

sonra bir telgrafla geri çağrıldığını açıklayarak: "Teşekkür ederim.

Sizi tanımış olmam bile kafidir ancak memleketinizdeki vazifem sona

ermiştir. Yarın hareket edeceğim."

Atatürk fazla ısrar etmez ve Çankaya'ya döner. On gün sonra şöyle bir

haber gelir. Sovyetler Birliği'nin eski Ankara Büyükelçisi Karakan

fırında yakılmak suretiyle idam edilmiştir.

Evet işte böyle, daha fazla yoruma gerek var mı? Sözümü, vatanımızın

bölünmez bütünlüğünü ve bağımsızlığını korumak için şehit düşen

askerlerimizi saygıyla anarak bitiriyorum.
Bul
Cevapla

Konu Araçları
Konuyu Paylaş :  
Konunun Linki :  
BBKodu :  
Konu Araçları :

Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  ißReTLiK ßi KoNu GerçKeTeN HeLaL oLSuN darkangel 0 1.296 27-04-2008, Saat: 19:42
Son Yorum: darkangel

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi