23-03-2012, Saat: 12:35
(Son Düzenleme: 23-03-2012, Saat: 14:13, Düzenleyen: arachnanthe.)
Bir mektup yazmışsın dün geçti elime
İçinde yanık özlem kokuları var
Ama ne özledim diyorsun ne gel diyorsun
O halde böyle iğneli mektubu niçin yazıyorsun.
Memlekette havalar güzel diyorsun
Geçmiş anılardan bahsetmişsin biraz
Dibinde buluştuğumuz o kanbur ağacı kesmişler öylemi?
Mor menekşeler açmıyormuş baharla.
Sen ayrı bir semte gelin gitmişsin
Sana benzeyen çocuklarında varvış
Beni soruyormuşsun dil ucuyla akrabalara
Seni unuttuğumu sanıyormuşsun..
Sitem dolu mektubunda cümleleri sıralamışsın
İki adet yaş damlamış kenara
Uyumadan bu mektubu saat kaçta yazmışsın
Boş bakışlar fırlatarak duvara.
Bende seni hala çok arıyorum
Hiç evlenmedim sana ihanet olur diye
Mektubun baş ucumda duruyor
Anılar yastığımın altında.
Dibinde oturduğumuz o kanbur ağacı anıyorum her gün
Sana mektup yazamıyorum mutluluğunu bozarım diye
Başladığım bir şiiri yarım bıraktım daha dün
İçimi kemiren bu yanık sevda yaşatmaz beni
Belki yarın öleceğim
Belki öbür gün..
Hala bin bir ümit taşıyorum bilesin
Vuslata erecek bu hasret
Elbette yapacağız düğün
Yalnız küçük bir engel var aramızda
Ah ölüm,ah ölüm,ah ölüm..............