Erozyon

Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 3.55/5 - 11 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Erozyon
#1

EROZYON; Toprağın yağmur suları ile veya rüzgarlarla aşınması ve taşınmasıdır. Daha açık ifade ile yağmur tanelerinin çıplak toprağa çarptığında kopardığı parçacıkları beraberinde aşağılara taşıması veya şiddetli esen rüzgarlarla çıplak arazilerdeki ince toprak tanelerinin sürüklenmesi olayıdır. Erozyon, toprak-su-bitki arasındaki doğal dengenin bozulması sonucu ortaya çıkar. Yurdumuzun üzerinde bulunduğu coğrafi enlemlerdeki iklim özellikleri, topoğrafyası, jeolojik ve toprak yapısı içerisinde insanlarımızın doğal dengeye yaptığı olumsuz etkiler; yanlış arazi kullanımı, aşırı otlatma, ormanlarımızın tahrip edilmesi gibi olaylar erozyonu hızlandırmaktadır.
EROZYON DÜŞMAN İŞGALİ OLMADAN ÜLKENİN YOK OLMASIDIR...

Ormanı ve merası tahrip edilmiş sahalarda erozyon; toprakların kanseri, doğal afetlerin kaynağıdır.
Otomobili, kömürü, çimentoyu v.s. ithal edebilirsiniz ama toprağı ithal edemezsiniz.
Erozyon, insanlar için biraz daha az ekmek, biraz daha çok gözyaşıdır.
Bir keçi günde kendi ağırlığınca yaprak ve tohum yemekle ormanlarımızın en büyük zararlısıdır.
E R O Z Y O N VE Y U R D U M U Z

Yurdumuzun %45.9'u 1000-2000 m. yükseklikte kısaca dağlık, %62.5'u, %15 meyilden daha meyilli, engebeli bir yapıya sahip olması, çok değişik iklim farklılkları göstermesi, (yıllık yağış ortalaması Rize'de 2269,6 mm. Kars-Aralık ilçesinde 231,1 mm. Konya-Karapınar ilçesinde 278,0 mm) kolay ayrışabilen ana kayası ile dünyanın erozyona karşı en hassas bölgeleri içerisinde yer almaktadır. Nitekim, bugüne kadar süregelen yanlış arazi kullanımı, aşırı ve bilinçsiz hayvan otlatması ve ormanların insafsızca tahrip edilmesi sonucu binlerce yıldır çeşitli uygarlıkları barındırmış olan Anadolu'muzun %72'leri aşan kısmı erozyon etkisi altındadır. Bunun neticesinde yurdumuzun en verimli topraklarından denizlere, göl ve barajlarımıza yılda 450-500 milyon ton toprak taşınmaktadır. Bir başka ifade ile iki yılda 1 mm. toprak aşınıp taşınmaktadır. 1 cm. toprak tabiat olayları-iklim va ana kaya oluşumuna göre yaklaşık 1000 yılda meydana gelmektedir. Birim alandan taşınan toprak miktarımız ise Afrika'dan 22 kat, Avrupa'dan 17 kat, Kuzey Amerika'dan 6 kat fazladır. Kızılırmağ'ın bir yılda Karadeniz'e ve barajlarımıza taşıdığı toprak miktarı 65 milyon ton, Fırat nehrinin taşıdığı toprak miktarı ise 108 milyon ton'dur.
" EROZYON DEMEK
TOPRAKLARIMIZIN KAYBI DEMEKTİR,
ÇORAKLAŞMA DEMEKTİR, AÇLIK
DEMEKTİR "

E R O Z Y O N - O R M A N L A R I M I Z

Erozyonun düşmanı ormandır, bitki örtüsüdür. Yurdumuzun M.Ö. % 72'si ormanlar ile kaplı iken bügün ancak % 26'sını teşkil etmekte ve % 35'lere varan step sahalarımız ile erozyonu davet etmekteyiz. 20,2 milyon ha. orman alanımızın çeşitli nedenlerle tahrip edilmiş11,3 milyon hektarlık kısmının, özellikle 3 milyon hektar tamamen çıplaklaşmış sahasında şiddetli erozyon hüküm sürmektedir. Ayrıca orman veya mera olması gereken V-VI-VII sınıf arazilerden 7,0 milyon hektar sah ada hiçbir erozyon önlemi almadan tarım yapılmaktadır. Tarım sahalarımızda ise tekniğe uygun olmayan toprak işleme-nadas sistemi uygulanmaktadır. Neticede; bir Marmaris bir Trabzon, bir Zonguldak-Bartın gibi adını burada sayabildiğimiz büyük ve küçük sel fela ketleri, can-mal kayıpları olmuştur. Bunların parasal değeri ise ölçülemeyecek derecede yüksek, gözyaşları dindirilmeyecek kadar acıdır.

NELER YAPILABÎLÎR ?
________________________________________
Dünyanin insanlara degil, insanlarin dünyaya ait oldugunun bilincine varilmasi en etkili çözüm yolu olarak görünmektedir.
Bu konuda alinmasi gereken önlemler ve etkili eylemler.bir çok yayin organlarinda en ince ayrintilarina kadar yazilip çizilmis ve açiklanmistir. biz burada, bunlarin hepsini özet olarak aksettiren ve bütün insanliga verilmis degerli bir ders niteligini tasiyan kizilderili hikayesini hatirlatmak ve bundan bazi sonuçlar çikarmakla yetinecegiz.
Yil 1865, bir Kizilderili kabilesi havasi ve suyu cok temiz, yesil bitki örtüsünün güzelligi dillere destan bir doga parcasinda, hayvancilik yaparak mutlu bir yasam sürmektedir. beyaz insan bu topraklari satin alip burada tarim isletmesi yerine, endüstri isletmeleri kurmak istemektedir. Bu amaçla fikirlerini Kizilderili kabile reisine açiklarlar ve bu yerleri satmalarini önerirler.
Kizilderili kabile reisi biraz düsünür ve bir karara varir; bu öneriyi kabilesi için asagilayici buldugunu ve böyle bir oneriyi yadirgadigini ifade ederek : "Gök nasil alinip satilabilir ? Yahut dünyanin nefesi ? Bu düsünüs sekli bize yabanci. Eger biz havanin temizligine , tazeligine ve piril piril akan sulara sahip olmazsak halimiz nice olur? Onu siz bizden nasil satin alirsiniz ? Otlaksiz ve çayirsiz bir yerde hayvanlarimiz nasil yasar ? Hayvanlara ne olursa, insanlara da ayni sey olur. Hersey birbirine baglidir. Dünyaya neler zarar verirse dünyanin ogullarina da da ayni zarari verir. insan hayatin dokusunu yaratmadi, o bu dokunun sadece bir lifidir. Sizler bu dokuya ne yaparsaniz, o da size ayni seyi yapar. Biz dünyanin bir parcasiyiz ve oda bizim bir kismimiz. Kizilderili insanlar için hava çok degerli. Çünkü bütün insan, hayvan ve agaçlar ayni solugu paylasiyor. Hayvansiz bir insan nedir ? Eger hayvanlarin hepsi yokolsa, insan fikir yalnizliginaa düser. Bizim çocuklarimiza ögrettigimiz su seyleri sizde çocuklariniza ögretin : Dünya bizim anamizdir; insan dünyaya tükürürse, bizzat kendisine tükürmüs olur. Çünkü biz sunu biliyoruz : dünya insanlara degil, insanlar dünyaya aittir." Ve Kizilderili kabile baskani inancini özür dileyerek su cümle ile belirtir : " KUSURA BAKMAYIN, BEN NÎHAYET BÎR VAHSÎYÎM, BASKA TÜRLÜSÜNE AKLIM ERMEZ".
Tüm insanliga 125 yil öncesinden seslenen ve bizlerle alay edercesine kendini "vahsi" olarak niteleyen Kabile Baskaninin bütün çirpinmalarina karsi o yer alinmis, üzerine bacalari zehir kusan fabrikalar kurulmustur. Sonuç ne olmustur ? Bunun yanitini, asagida sadece 2 örnek halinde sunulan bazi sayisal degerler vermektedir.
A.B.D. de " Temiz Hava Yasasi" nin yürürluge girmesinden yirmi yil sonra bile, 76 milyon Amerikan vatandasi, temiz hava sinir degerlerinin asildigi bölgelerde oturmaktadir.
Amerikada her yil 7 milyar ton toprak yok olmaktadir. Bu örneklerdeki gibi binlerce doga tahribine ait dramatik süreçler ve gerçek dogasever Kizilderili Kabile Reisinin bize verdigi dersler gözönünde bulundurulursa, bunlardan yararlanarak, dogayi koruma konusunda bazi ilkeler ortaya konabilir. Bunlardan bazilari asagida verilmistir.
Dünyanin insanlara degil, insanlarin dünyaya ait oldugunu hiç bir zaman unutmamaliyiz.
Kendisi de bir dogal varlik olan insan, dogaya karsi gelmemelidir.
Dogaya dogal süreçlere iliskin bilgilerimizi sürekli arttirmaliyiz. Çünkü dogaya iliskin bilgilerin kazanilmasi, canlilarin yasayabilmesi için gerekli yardimla esdegerdir.
Dogayi koruma hususunda bireye düsen görevler, bu hususta en yüksek derecede organize olmus özel ve kamu kuruluslarina düsen görev kadar önemlidir. Çünkü hiç kimse çok az sey yapabilecegi i&ccediil;in hiç bir sey yapmamayi yegleyen birisi kadar büyük bir hata isleyemez.
Dogal kaynaklarin ve çevrenin korunmasi, bunlardan en yüksek düzeyde yararlanma amacindan çok, gerçek insanligimizin ortaya konmasi bakimindan önemlidir.
Erozyonun Zararlarini Görebiliyor muyuz?
Erozyonun yarattigi en buyuk zarar yeniden olusmasi binlerce yil gereken topragimizin suruklenip gitmesidir. Erozyonla kaybedilen 1 cm kalinligindaki toprak tabakasinin yeniden kazanilmasi icin en iyi sartlarda 200-300 yil gerekmektedir.
Hepimizin bildigi gibi hayvanciligimizin ana kaynagi meralardir. Turkiyede'ki meralar ise erozyon canavari sayesinde yok olmak yolundadir. Bugun ulkemizin 21.7 milyon hektar mera alaninin %90 i islaha muhtactir. Ulkemizin , hayvansal gidalar itibariyle , artik kendi kendine yetememekte et ihtiyacimizin cogunu disaridan almaktayiz.
Tarim alanlarimiz ise tumuyle can cekismekte. Topragin verim dusuklugu ve nufus artisi sebebiyle surekli gerilemektedir. Nufus artisina karsin tarim nufusu sabit degildir. Hayvanciligia ve tarima dayali ekonomimiz artik bitmistir. her yil bugday ithali surekli artis gostermektedir. 1996 yili icerisinde 2 milyon tonun uzerinde bugday ithal edecegiz. Artik ciftcinin egitiminde onemi anlasilmistir ve yem bitkilerinin kulturu, cayir, mera ve saglikli sut konularinda bilgi vermektedirler.
Hayatta kalabilmek icin tum canlilarin ihtiyaci olan suda barajlarimizin erozyon sonucu topragin kaymasiyla dolmakta yakin bir gelecekte yagmur ver kar sularini toplayamaz duruma gelecegiz. Simdiden barajlarimizin omru azalmis milli ekonomimizi tehdit eden bir konuma gelmistir.
yesil ortu ve topragin gitmesiyle jeolojik denge ve iklimin bozulmasiy dogal varliklarimizi koruyamamiz yine erozyonun dehset verici sonuclarindandir.
Son yillarda devam eden Istanbul, Senirkent, Istanbul, Bartin, Rize, Izmir, Isparta ardi arkasi kesilmeyen sel felaketleri ardindan aglayan evsiz barksiz kalan insanlarimizin acisi dinmeden tekrarlari baslamistir. En acisida bu felaketlerin nedenini dahi anlayamadan olup giden cocuklar, bu felaketlerin nedenini anlasakta duyarsiz kalan toplumumuz fertleri...
TEMA Vakfi tum yetkilileri duyarli olan tum kurum ve kuruluslari bir cati altinda toplamak istiyor. Can ve mal kaybina karsi elele verelim. Vatanimiz uzerindeki sehit kanlari ile sulanan topraklarimiza bizlerin bir su bile veremeyecegimiz gunleri gormeyelim. Mutlu bir gelecek icin gelecek nesillere gosterebilecegiz anilarimizi yansitan topraklar icin Turkiye'nin col olmasina izin vermeyelim.
EROZYONUN ZARARLARI DEHSET VERÎCÎDÎR.
• Erozyonun verdigi en buyuk zarar yeniden olusmasi icin binlerce yil gecen ortu topragimizin elden cikmasidir.
• Her yil 4-5 trilyon destek vererek topraga attigimiz suni gubreden daha fazla dogal besin maddesi erozyonla kaybolan topraklar icinde elimizden cikmaktadir.
• Topraklari erozyonla verimsizlestiren, giderek yok olan tarim arazileri, hizla artan nufusu besleyemez olmus ve kirdan kente goc hizlanmistir. Gocler suphesiz ekonomide cok agir yukler ve sikintilar yaratmaktadir.
• Kaybettigimiz topraklarimizin barajlarimizi doldurmasi ve omurlerini kisaltmasinin milli ekonomimizde yarattigi zararlarin boyutlari cok buyuktur.
• 2000'li yillarda suyun petrol kadar, belki daha onemli bir "**" olacagi kesinlesmistir. Bitki ortusu ve toprak olmadan kar ve yagmur sularimizin bosa akip gitmesi onlenerek rezervlere indirilmesi, depolanmasi ve su kaynaklarinin duzenli ve surekli beslenmesi mumkun degiidir.
• Bitki ortusunun kalkmasi erozyona baslica sebep teskil ederken toprak kaymalari, taskinlar, sel ve cig felaketlerine ve korkunc zararlara yol acmaktadir.
• Topragin kaybi ile daha yerine koyamadigimiz Orman varligimizin milli ekonomideki yerini degerlendirmek icin bir agacin omru boyunca urettigi fonksiyonel degerleri toplaminin odun degerinin 2000 kati oldugunu dikkate almak yeter.
Erozyon'la Bir Yilda Neler Kaybettik
T.E.M.A. Vakfi olarak kurulusumuzdan bugune dek, imkanlarimizin elverdigi olcude yurt duzeyinde teskilatlanmaya gayret ettik. Su anda 2400 kayitli uyemiz var. Bu rakami en kisa zamanda onbinlere, yuzbinlere tasimaya kararliyiz.
Ama yinede bu sure icerisinde durmayan bir felaket var. Ornegin 1 yil icinde yine 500 milyon ton bereketli topragimiz barajlara gollere dolup denizlere akip gitti.
Ulkemiz Cumhuriyetin ilanindan bu yana Misak-i Milli hudutlarindan birsey kaybetmedi ama 70 yil icinde uguruna kanimizi canimizi verdigimiz toplam 35 milyar ton bereketli vatan topragimizi kaybettik.
Yine, bu yil tarimda yanlis uygulamalar, kullanmalar deveam etti. Yine anizlar yakildi. Yine egrilere dik surumlerle erozyon pekisti, yine Ziraat Bankasi bunu yapanlara kredi verdi.
Yine bu yil icinde meralarimiz asiri otlatma yuzunden fakirlesmeye devam etti. Yine bu sene erozyonla mucadele ve agaclandirma icin son derece yetersiz bir odenek ayrildi. Ama biliyormusunuz ki, verilen bilgilere gore sizin benim vergilerimle devlet fidanliklarinda yetistirilmis ve odenek verilmedigi icin dikim yasi gecmis 130 milyon fidan suruldu imha edildi.
Barajlara bu yil yine 100 milyon ton sediment coktu. Toprak siniflandirmasi bugun icin gundemde degil. Topragi nasil kullanacagiz? Hangi sinifa ne gibi bir hizmet isteyecegiz, daha bunu bilmiyoruz.
Yalniz ormanlarin ozellestirilmesi gundeme geldi. Bu bize gore talihsiz bir olaydir. Cunku ormanlar ulkelere, devletlere, insanlara ait degildir. Ormanlar tum canlilarin yasamini saglayan degerli organizmalardir. Bir de ulkemizin hayati bir dogal degeri olan biolojik cesitlilik gundeme gelememistir.
Bugun basta Istanbul'da yasanan su sikintisi buyuk felaketlerin habercisidir. Diyorlar ki; melen irmaginin suyu ile Istanbul'un 2040 yilina kadar su ihtiyaci karsilanabilirmis. Acaba Melen'de 2010 yilinda su kalacakmi ? Ama bugun tarihi bentleri ornek gosterecek olursak, Istanbul'un hemen kenarindaki bentler hala hizmete devam ediyor. Neden ? Cevresi ormanlarla bitki ortusu ile kapli.
Bu arada bir gelisme daha oldu. Sayin devlet buyuklerimiz eskiden , bu vatanin aziz topraklarinin bir karisini vermeyiz diye konusurlardi. Ama bu sene bir cakil tasini vermeyiz diyorlar. Cakiltaslarini isteyen yok, bizden toprak isteniyor oda zaten erozyonla gidiyor.
Biz TEMA Vakfi olarak bu topraklari korumak icin cogu yerde sadece koruma altina almanin yeterli olacagini anlatmaya calisiyoruz.
Devletimiz, Vakfimiz T.E.M.A ' nin kurulusundan bu yana dikkat cekmek istedigimiz tehlikeyi cok iyi bilmektedir. Ornegin orman bakanliginin bir brosurunde "TURKIYE'DE EROZYON PROBLEMI MILLETCE VAR OLMAK YADA YOK DAVASIDIR" deniyor ve soyle devam ediyor.
"Eger ormanlari tahrip edilmis, halen erozyonun devam ettigi daglik bolgelerde yeniden orman yetistirmezsek, eger halen tarim yapilan mutlak mera sahasinda tarima son verip buralarda yeniden mera tesis etmez ve otlatmayi duzenlemezsek, eger tarim arazilerinde topragi koruyucu tedbirleri milletce almazsak, gelecek nesillere barinilmaz, bir yurt birakacagiz demektir. Turkiye'nin tabiatini koruyalim, en buyuk tehlike olan erozyona karsi milletce elele savasalim. Bu cennet vatanin hayat fiskiran toraklarinin sellerle asinip, tasinmasina, gollere, denizlere gitmesine seyirci kalmayalim."
Bu cumlelerin altindaki imza Turkiye Cumhuriyeti Devletine aittir.
Kurulus gayemiz olan, Toprak erozyonuna karsi mucadeleyi biz T.E.M.A Vakfi olarak ikinci bir istiklal savasi olarak goruyor ve bir devlet politikasi ile tum vatandaslarimiz ile bu davanin ustesinden gelinebilecegine inaniyoruz.
Bul
Cevapla

Konu Araçları
Konuyu Paylaş :  
Konunun Linki :  
BBKodu :  
Konu Araçları :

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi