22-12-2008, Saat: 12:42
"Güz Sancısı" 23 Ocak 2009'da vizyona giriyor.
“Çemberimde Gül Oya”, “Hatırla Sevgili” gibi birbirinden başarılı projelere imza atan Tomris Giritlioğlu ve ekibi “Güz Sancısı” filmi ile bir kez daha geçmişi günümüze getiriyor. 2002 yılından beri üzerinde çalıştığı bu özel proje ile Tomris Giritlioğlu, 10 yıl aradan sonra beyazperdeye yönetmen olarak geri dönüyor. Yönetmenin sinema kariyerinde hedeflediği tematik üçlemenin “Suyun Öte Yanı” ve “Salkım Hanım'ın Taneleri”nden sonraki son filmi olan “Güz Sancısı” 23 Ocak 2009’da vizyona giriyor.
C Yapım ve Film’in yapımcılığını üstlendiği “Güz Sancısı” filminin başrollerini Murat Yıldırım, Beren Saat, Okan Yalabık, Belçim Bilgin Erdoğan, İlker Aksum, Hüseyin Avni Danyal, Umut Kurt, Avni Yalçın, Tuncel Kurtiz ve Zeliha Berksoy paylaşıyor. Senaryosunu Etyen Mahçupyan ve Nilgün Öneş’in yazdığı film, Yılmaz Karakoyunlu’nun aynı adlı eserinden senaryolaştırıldı. Bu eser, 1992 yılında Türkiye Yazarlar Derneği Roman Ödülü’nün de sahibidir.
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın büyük desteği ile çekimlerinin tamamına yakını Beyoğlu ve çevresinde gerçekleşen filmde, İstanbul 1955 yılındaki haliyle beyazperdeye yansıtılıyor. Naz Erayda, Nilüfer Çamur Giritlioğlu ve Erol Taştan’ın sanat yönetmenliğini üstlendiği filmde dekor, kostüm ve aksesuarlar 1955 yılı İstanbul’u kapsamlı bir şekilde incelenerek titiz bir çalışma ile tek tek hazırlandı.
1955 yılında geçen “Güz Sancısı”nda milliyetçi, zengin bir toprak ağasının idealist oğlu olan Behçet (Murat Yıldırım), karşı komşusu Rum Elena’ya (Beren Saat) aşık olur ve 6-7 Eylül olaylarının panoramasında duygularıyla ve siyasi fikirleriyle bir iç hesaplaşmaya girişir.
Behçet’in babası Kamil Efendi (Tuncel Kurtiz), Antakya'daki güçlü nüfuzu yüzünden hükümetin yakından ilgilendiği, bürokrasinin içindeki “derin” iradeyle sıcak bağlantıları olan, zengin bir toprak ağasıdır. Babasının etkili kimliğinin gölgesinde kalmış bir genç olan Behçet’in en büyük hedefi Kamil Efendi’nin telkinlerine uyarak siyaset dünyasında yer almak ve yükselmektir. Bu konuda ona en büyük desteği babasının yakın dostu ve nişanlısı Nemika’nın (Belçim Bilgin Erdoğan) babası Kenan Bey (Hüseyin Avni Danyal) vermektedir. Eski bir bürokrat eskisi olan Kenan Bey, “Kıbrıs Türktür Cemiyeti”nin tepe yöneticilerinden ve derin devlet operasyonlarına yön veren isimlerden biridir.
Behçet’in muhafazakar, sakin, ağırbaşlı, içe dönük aynı zamanda da hakkaniyete ve ahlaka önem veren bir yapısı vardır. Bu durum onun çoğu zaman siyaset dünyasındaki gelişmelerden rahatsız olmasına neden olmaktadır, fakat temelde kendi milliyetçi bakışını doğru, adil ve gerçekçi bulur. Türk milletinin batılılar tarafından abluka altına alınmış olduğunu, bu durumun da Kıbrıs’ta açıkça ortaya çıktığını düşünmektedir. Aslında bireysel hayatında da abluka altında olduğu hissini çok güçlü olarak yaşayan Behçet, bütün bunların yanı sıra karşı komşusu Rum Elena’ya aşık olmuştur. Beyoğlu'na ağır ağır inmeye başlayan bu gergin siyasi atmosferin karanlığı altında iki genç arasındaki karşı konulmaz aşk, kendini savunmaya çalışmaktadır. Behçet, militan bir kalemin günbegün koyulaşan renklerle çizdiği bir politik çizgide yürürken; 6 Eylül 1955 sabahına doğru attığı her adım, Elena'ya kavuşmasını zorlaştırır. Türk siyasi hayatının ağır yükünü sırtlarında taşımak zorunda kalan bu iki sevgili, aşkın topraklarında "aynı", yaşadıkları ülkenin topraklarında "farklı" taraflardadır.
Zar Atmam Şansa İnanmam Ortada Bir Şans Varsa Onuda Ben Yaratırım...