Her Şey Toz Dumanken Selçuk Erat hakkında Mehmet GÜLER in yorumu

Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 3/5 - 13 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Her Şey Toz Dumanken Selçuk Erat hakkında Mehmet GÜLER in yorumu
#1

Her Şey Toz Dumanken
Selçuk Erat, şiire en ince yerden sokulan genç bir şair. "Toz Yanığı" adlı son kitabı heyecanlandırdı beni.

Şiir usla değil, duyguyla yazılır. Usla yazılan şiirler kaba saba, didaktik şiirlerdir.

Selçuk Erat, şiire en ince yerden sokulan genç bir şair. "Toz Yanığı" adlı son kitabı heyecanlandırdı beni. Şiirin gönlüne, yüreğine girerek, onun en duyarlı telini titretiyor.

Selçuk Erat'ın şiirini biliyordum. Ama bu kadar geliştirdiğini değil. Çünkü kitaplaşmış halde uzun zamandır toplu şiirlerini okumamıştım. Şiir üzerinde epeyce işçilik yaparak yeni bir yapıtla okurlarını selamlamasını önemsiyorum.

Türkiye'de şiir yazan çok. Daha doğrusu yazmaya çalışan. Aziz Nesin, "Bu ülkede üç kişinin beşi şairdir" derdi. Şiir sözcüğünü ağzımıza aldığımızda, hemen duyarlık, estetik kavramları akla gelir. Yazınsal ürünlerin en incelikli, en kalıcı olanı kuşku yok ki şiirdir. Onu kaba malzemelerden dokuyamaz, imâl edemezsiniz. Bu yüzdendir ki şiir, her babayiğidin hakkını veremeyeceği kadar inceliklerle doludur.

Şiir yazan çok da şiirin yüreğini titreten kaç şair var Allah aşkına?

İlhan Berk, “’taş düştü’ demek şiir değildir, ‘Taş uçtu’ demek şiirdir” der. Katılıyorum bu yargıya. Şair, günlük konuşma dilinin dışında yeni bir dil yaratandır. Selçuk Erat bunun ayırtında olmalı ki, "Güneş Yanığı" koymuyor kitabının adını; "Toz Yanığı" koyuyor (1). Böylelikle şiir, kitabının giriş kapısı olan "adından" itibaren başlıyor. Bir başka deyişle kitabının adı da şiire dahil oluyor.

Selçuk Erat, şiirini kaba gerçekliklere bağlamıyor. Us yerine duygularını öne çıkardığı için şiirini hiçbir hantallığa toslatmadan, bönlüklerin tuzağına düşürmeden, yozluklara uğratmadan duru sular gibi akıtmasını biliyor. Yer yer çocukluk anılarından yararlanıyor. Bazen düz yazının tuzaklarına düştüğü de olmuyor değil. "içim üşümüş, giyindir içimi" diyen bir insan gerçekten şairdir. "Küçüktüm henüz /…/ daha gök yırtılmamıştı / yüreğin tiz çığlıklarıyla" derken de o insan şairdir.

Bunları derken, şiiri birkaç sözcüğün ya da dizenin kurtarmayacağını da biliyorum. Tepeden tırnağa uzun soluklu bir şair olmak önemli. Selçuk Erat, sözcüklerden dizelere, dizelerden o büyük şiire açıldığında, çok daha güzel şiirler yazacak. Birkaç dizeye takılmadan şiirde sözcüklerin gizli sesini, uyumunu, senfonisini yakalamak zorunda.

Meğer ki "iklimim toz yanığı / havasında ayrık düşler gezinir" diyebiliyor, Selçuk Erat için bu uzak olmasa gerek. Şiire bu denli sevgiyle, coşkuyla yaklaşan bir genç yetenek, inanıyorum ki bu dağın doruğuna çıkmasını da bilecektir.

Selçuk Erat, her şeyin toz duman olduğu günümüzde, "Toz Yanığı" adlı kitabıyla yarınki şiirimiz için umutlar veriyor.

Ne diyelim, yolu açık olsun.

Mehmet GÜLER

Selçuk Erat, Toz Yanığı, Ada Yayınları, Ağustos 2008, İstanbul
Cevapla

Konu Araçları
Konuyu Paylaş :  
Konunun Linki :  
BBKodu :  
Konu Araçları :

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi