Hepimiz Biriz

Tam Versiyon: Yiğit Bulut - Tesadüfe bak! Ve bu ülke adına ağla!
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
TESADÜFE bak!<br>
Türkiye, tarihinde ilk defa Avrupa ve Amerikalı bankerlere "<strong>komisyon</strong>" vermeden Çin'den kredi kullanmayı düşündü...<br>
Türk şirketleri Çin'de "<strong>büro</strong>" ve "<strong>fabrika</strong>" açmaya başladılar...<br>
TSK ile Çin Ordusu arasında "<strong>küresel tatbikatlar</strong>" konuşulmaya başlandı...<br>

Bir Türk şirketi, Çin'den "<strong>500 milyon dolar</strong>" kredi kullandı...<br>
Cumhurbaşkanı, Çin'e gitti ve orada "<strong>Avrupa Birliği harici</strong>" anlaşmalar imzalanması gündeme geldi...<br>
Savunma ile ilgili "<strong>NATO standartları</strong>" haricinde "<strong>konvansiyonel</strong>" silahlar geliştirilmesi konuşulur oldu...<br>
Avrupa ve Amerika "<strong>kökenli</strong>" yüzer "<strong>uçak taşıyan</strong>" platformların çok pahalı olduğu tezi eşliğinde "<strong>Çin modeli</strong>" ortaya çıktı...<br>

Sonunda ne oldu... Olan oldu ve Han Çinlileri, Uygur Türklerine saldırdı!<br>
Soruyorum; ne kadar büyük tesadüf değil mi?<br>
Şimdi başka bir noktadan bakalım...<br>
Han Çinlileri, Uygur Türklerini "<strong>katletti</strong>".<br>
Sokaklar göstericilerle "<strong>doldu-taştı</strong>".<br>
IMF ile aylardır anlaşmayan, Çin'den "<strong>para alırız"</strong> diyen Türkiye, "<strong>IMF ile anlaşalım</strong>" dedi.<br>

Avrupa'nın "<strong>yıllardır</strong>" istediği Nabucco Projesi "<strong>imzalanamaz</strong>" derken, imzalanır hale geldi.<br>
Tatbikatlar, borçlanmalar, işbirlikleri unutuldu! Sokaklar, "<strong>Katil Çin</strong>" diye bağıranlarla doldu.<br>
Sonra ne oldu?.. Olan yine "<strong>bizlere</strong>" oldu.<br>
Sevgili dostlar, bütün bunlar "<strong>tesadüf</strong>" ise benim söyleyecek başka bir sözüm yok. Tesadüfün böylesi!</p>

<p><htt face="Arial" size="4"></htt><strong>'Bizi' Almanya'da 'kim' istemedi!</strong></p>
<p><htt face="Arial"></htt>DÜN <strong>Kerem Çalışkan</strong> ile bendenizin, Almanya'dan "<strong>uzaklaştırılmamızı</strong>" yazmış ve detayı bugüne bırakmıştım...<br>
Sevgili dostlar, Almanya'da yazı yazdığım dönemde, yazıları buradan gönderiyordum. Sadece oraya özel ve Türklerin sorunlarını "<strong>irdeleyen</strong>" çalışmalardı...<br>
Türklere yönelik "<strong>saldırı</strong>" sonrası "<strong>Yak bir Türk"</strong> başlıklı bir makale kaleme aldım ve o dönem gazeteyi yöneten <strong>Kerem Çalışkan</strong> da "b<strong>unu manşete taşıdı"!<br>

</strong>Sonrasında <strong>"istenmeyen adam</strong>" ilan edildik ve Alman gazetelerinde hakkımda yazılar çıktı!<br>
Doğru bildiğimi yazdım... Yine yaparım!<br>
Sonrasında "<strong>nedendir</strong>" bilmem, Bild Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni <strong>Kai Diekmann</strong>'ın konu hakkında <strong>Ertuğrul Özkök'</strong>ü "<strong>ziyaret ettiğine</strong>" ve "<strong>Almanya'nın rahatsızlığını</strong>" dile getirdiğine dair bir bilgi aldım...<br>

Konuyu iyi bilen biri, "<strong>Şimdi bir şey olmayacak ama Ertuğrul, seni ve Kerem'i Almanya'dan uzaklaştıracak</strong>" dedi...<br>
Haklı çıktı! Bir süre sonra Almanya'daki yazılarım "<strong>natural selection</strong>"a uğradı.<br>
Benim için "<strong>hayati</strong>" değildi, medyadaki diğer işlerim bana bakıyordu! Ama <strong>Kerem</strong>'in "<strong>asıl işi</strong>" buydu. Bir süre daha geçti; <strong>Kerem Çalışkan</strong> o görevden alındı ve sonunda geçen hafta Hürriyet'in "<strong>dışına</strong>" itildi.<br>

O yazı sonrası bana bunların olacağını söyleyenlere inanmamıştım ama "<strong>Kerem'in son durumu</strong>" ile "<strong>istenen yapılmış</strong>" oldu, ben de inandım!<br>
Sevgili dostlarım, ne güzel değil mi; Türkleri "<strong>savunan</strong>" iki gazeteci, "<strong>Kai Diekmann istedi"</strong> diye <strong>Ertuğrul Özkök</strong> tarafından "<strong>Almanya'daki Türklere erişemez</strong>" hale getirildiler.<br>

Sahi kim bu "<strong>Kai</strong>" abi? Çok merak ediyorum! Bence bir bakmakta yarar var!</p>
<p><htt face="Arial" size="4"></htt><strong>Nabucco'da son sozu Rusya söyleyecek</strong></p>
<p><htt face="Arial"></htt>DİYELİM "<strong>borunuzu</strong>" döşediniz. İçinden geçirecek "<strong>gaz veya petrol</strong>" olmazsa ne yaparsınız? Kulaktan kulağa oynarsınız; bir ucundan üfler diğer ucundan dinlersiniz. Nabucco'nun "<strong>bugünkü</strong>" durumu da aynen böyle. Azeri "gazı <strong>ile başlanacak"</strong> deniyor ama "<strong>Orta Asya'nın gazı, özellikle Kazak gazı</strong>" olmaz ise <strong>"boru bir süre sonra tısss</strong>" yapmaya başlayacak. <strong>Putin</strong> de aynı konuya parmak bastı ve sordu: "<strong>O borudan hangi gaz ve petrolü"</strong> basacaksınız? Sevgili dostlarım, dün sabah saatlerinde <strong>Putin</strong>'in açıklaması "<strong>moralleri bozmuştu ki",</strong> Amerika'dan açıklama geldi: Rusya da "<strong>ortak</strong>" olabilir. Orta Asya'da "<strong>bugüne kadar edindiğim</strong>" izlenimi çok açık yazacağım: Rusya "<strong>evet</strong>" demez ise, ne Kazakistan ne de başka bir ülke gaz verir. Korktukları için değil; stratejik "<strong>çıkarlarının</strong>" büyüyen "<strong>Rusya ile olduğunu</strong>" düşündükleri için. Nabucco imzalandı. Boru boydan boya geçecek ve umdukları tutarsa sonrasında gaz da gelecek. Ne diyelim: Haydi hayırlısı!<br>

Bir örnek ile bitireyim: Kuzu çevirmede de "<strong>metal bir boru, koyunu boydan boya geçiyor"</strong> ama sonu "<strong>koyun için iyi</strong>" bitmiyor! Dikkat et güzel ülkem!</p>
Yiğit Bulut