Hepimiz Biriz
'Her lafı gibi bu da boş!' - Baskı Önizleme

+- Hepimiz Biriz (https://www.hepimizbiriz.com/forum)
+-- Forum: GÜNCEL (https://www.hepimizbiriz.com/forum/Forum-G%C3%9CNCEL-11)
+--- Forum: HABERLER (https://www.hepimizbiriz.com/forum/Forum-HABERLER-338)
+---- Forum: GÜNDEM (https://www.hepimizbiriz.com/forum/Forum-G%C3%9CNDEM-441)
+---- Konu Başlığı: 'Her lafı gibi bu da boş!' (/Konu-Her-laf%C4%B1-gibi-bu-da-bo%C5%9F-11008)

Sayfalar: 1 2


'Her lafı gibi bu da boş!' - gamze33 - 24-08-2008

'Her lafı gibi bu da boş!'

‘Ben çevrecinin daniskasıyım’ diyen Başbakan Erdoğan’a çevrecilerden sert tepki

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Rize’de hidroelektrik santrallara karşı çıkan çevrecileri “Boş vakitlerini değerlendirenler” diye nitelemesi ve “Ben çevrecinin daniskasıyım” sözleri çevre örgütlerini ayağa kaldırdı. Yeşiller Partisi’nin Eş Sözcüsü Ümit Şahin, “Başbakan, eğer kendisini böyle görüyorsa, biz de sözlerini saçmalığın daniskası olarak görüyoruz” dedi.

Ümit Şahin, Başbakan Erdoğan’a tepkisini şu sözlerde sürdürdü:

‘Amaç baskıyı artırmak’

“Bu sabah (dün) Sinop’ta nükleer karşıtı, gençlerce kurulan ekolojik kampa jandarma baskın yaptı. Gençler gözaltına alındı. Başbakan’ın sözlerini çevrecilere yönelik baskıyı artırma olarak değerlendiriyoruz. Başbakan ve hükümet, çevrecilikten ve doğadan hiçbir şey anlamıyor. Özellikle Karadeniz’deki santrallar çevre katliamı olacak.

Başbakan Erdoğan’ın sözlerine gösterilen diğer tepkiler şöyle:

Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken: Çevrecilik meslek değil, toplum vicdanı demektir. Başbakan’ın sözleri, toplum vicdanını ve kamuoyu görüşünü hiçe saymaktır. 20 yıl önce, iklim değişikliği konusunda dünyayı uyaranlara da ‘Boş işle uğraşıyorlar’ denmişti ama onlar haklı çıktı.

‘Kıyı dolduranlara ödül’

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Yılmaz Kilim: Başbakan, Karadeniz coğrafyasını ve bölgenin ekosistemini yok edecek hidroelektrik santrallarını savunurken, bilgi ve görgüsüyle bizleri aydınlattı. Hatta haddimizi bildirdi. Çevrecilik kimsenin tekelinde olamayacağı için “çevrecinin daniskası” olabileceğini düşünememiştik. Nasıl daniska olduğuna baktığımızda, kıyı dolduranları ödüllendirmek, su havzalarını daraltmak, yeşil alanlarını rant kapısı görmek, küresel ısınmayı yağmur duasıyla çözmek gibi icraatlar görüyoruz.

TEMA İstanbul Temsilcisi Güner Açıksöz: Başbakan kendi kendini avutuyor, kendini kandırıyor. Bir gün gelecek, dünyayı artık bu siyasetçiler değil, sivil toplum örgütleri yönetecek.

Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu Genel Sekreteri Kerem Ateş: Türkiye’nin enerji ihtiyacı ortada ama hidroelektrik santrallarla doğal güzellikleri bozarak halledilecek iş değil. Hele hele Rizeli bir Başbakan’ın “Ben çevrecinin daniskasıyım” demesi daha da komik. Çevrecilerin daniskasıysa, doğayı bozmayacak, doğru düzgün yöntemlere yönelsin. Neden diğer yenilenebilir enerji kaynakları değil de sadece hidroelektrik santralları?

‘Her lafı gibi bu da boş’

Türkiye Çevre Platformu Koordinatörü Dr. Tanay Sıdkı Uyar: Hepimizin mesleği var. Onun dışında, doğal çevreyi tahrip eden projeler konusunda bilgileniyoruz. Daha sonra yaşam çevresini korumak için adım atıyoruz. Bir işin doğru olabilmesi için dolu zamanda mı yapılması gerek.

Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Gülengül Giray: Her lafı gibi bu da boş. Biz çevreciyiz, çevre örgütü derneğiyiz. Ama eğitime de hizmet veriyoruz. Nasıl oluyor da boş vakit geçiriyormuş anlamadım yani.

Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Dr. Uygar Özesmi: Başbakan Anayasa’yı dikkatli okumalı. Sağlıklı bir çevrede yaşamayı talep etmek anayasal bir haktır. Sayın Başbakan’ın ‘Boş vakitlerinde çevreciler’ demesi, şaşırtıcı olduğu kadar Türkiye’nin başbakanının kendi ülkesinin topraklarının, havasının ve denizlerinin korunmasına ve kendi halkının sağlığına verdiği önemi gösteriyor.

Nükleer Karşıtı Platform İstanbul Şube Sekreteri Tahir Çiçekçi: Bizim çok boş zamanımız yok. Enerji, elektrik bizim işimiz. Dolayısıyla biz kendi işimizi yapıyoruz. Mevcut imkânları araştırmadan nükleer santral yapmanın yanlışlığına dikkat çekiyoruz.

Melen Çayı’nda balıklar kıyıya vurduİstanbul’un su sorununa çözüm olarak gösterilen Melen Çayı’nda binlerce balık, baygın halde su yüzeyine ve kıyılara vurdu. Bölge halkı, kova, çuval ve ağlarla çaya girerek balıkları toplamaya çalıştı. Düzce’nin Cumayeri ilçesinden geçen Melen Çayı’nda dün sabah saatlerinde binlerce balık su yüzeyine çıktı.

Köprübaşı Ömer Efendi köyü mevkiinde sudaki oksijen seviyesinin düşmesi sonucu su yüzeyine çıktıkları tahmin edilen balıkları gören çevre halkı, Melen Çayı’na akın etti. Kimi üzerlerindeki kıyafetlerini çıkarmadan, kimi soyunarak Melen Çayı’na giren vatandaşlar, su yüzeyinde ve kıyıdaki balıkları topladı. Jandarmanın, İl Çevre ve Orman Müdürlüğü’ne bilgi verdiği ve gerekli incelemenin yapılacağı bildirildi.

Tepki çeken konuşma

Erdoğan önceki gün Rize’de, İkizdere Vadisi’ne yapılacak olan hidroelektrik santrallarına karşı çıkanlara, “Dünyanın değişik yerlerinde böyle çevreciler var. ‘Ne yaparsınız’ dersin, ele avuca gelecek hiçbir işleri yoktur. Sadece boş vakitlerini değerlendirmek için yaptıkları iş budur. Yarın gazeteler bunu da yazar. ‘Çevrecilere karşı çıktı’ derler. Ben çevrecinin daniskasıyım” demişti.

‘Hatalar olabilir, bize kızmasınlar’

Erdoğan dün Rize’nin İkizdere ilçesi Ilıca köyünde düzenlenen 2. Dünya Rizeliler Günü Kültür ve Sanat Etkinlikleri ile RİDOS Termal Otel’in açılış törenine katıldı. Erdoğan, yapılması planlanan hidroelektrik santrallar, konusunda gelişmeler olduğunu ancak İkizdere’den “bazı sesler geldiğini” belirterek şöyle konuştu: “Bize kızmasınlar, hatalar olabilir. İleride daha iyi göreceksiniz. Halkımızın karanlıkta kalmasını istemiyoruz, aydınlıkta olmasını istiyoruz. Doğalgaz çevrim santralları maliyeti çok çok yükseldi.

Hidroelektrik santrallarla bunun yarısına, belki daha da aşağısına bunları elde etme imkânı var. 17-18 cente enerji elde etmenin bedelini kim ödüyor, halkımız ödüyor. 5 sene tahammül ettik artık edemiyoruz.”


Milliyet


Cvp: 'Her lafı gibi bu da boş!' - nergis - 25-08-2008

okadar boş atan insanlar var melleketet erdoganın azından cıkan yanlışı nasılda aryıp buluyorlar . cevreciler cevryeyi okadar yakıp yıkan var ken erdoganın lafınamı takılmış


Cvp: 'Her lafı gibi bu da boş!' - BöCeK - 25-08-2008

doğru söylüyorsun hemşehrim o kadar yakıp yıkan varken anca işte kelime oyunlarından prim arayıp bulmaya çalışıyoruz uygulamasını yapanlar rahatken lafını söyleyenler tepki alıyor hani derlerya YAPANIN DEĞİLDE GÖRENİN GÖZÜNÜ OYARLAR hesabı.. bizim memleketin işleri böyle..pireden deve yapmayı nedense çok iyi biliyoruz...


Cvp: 'Her lafı gibi bu da boş!' - nergis - 25-08-2008

hiç sorma ya . neyse boşuna dememişler meyve veren agaç taşlanır diye .işte kanııı.
çatık kara gözü ,namustur hersözü onun anılı yüzü ak ak ak.

UYARI: Lütfen Forum Kurallarına Uyunuz. Kural 4. Siyasi propaganda, din, dil, ırk ayrımına yönelik mesajlar, genel ahlaka aykırı küfürlü yazılar yazılamaz.[/color][/size]


Cvp: 'Her lafı gibi bu da boş!' - gamze33 - 25-08-2008

Oktay EKŞİ
oeksi@hurriyet.com.tr

Çevrecinin daniskası


DIŞARIDAN bakan zanneder ki, bu ülkeyi yöneten siyasi parti Anayasa'da istediği değişikliği yapamıyor, çünkü muhalefet engel oluyor.

Yeterince oy bulup değiştirdiği zaman karşısına Anayasa Mahkemesi çıkıyor.

Bir memuru bir yerden başka yere tayin etse yahut görevden alsa idare mahkemesi durduruyor.

Üniversitelere hükmetmeye kalksa, ya YÖK'le yahut da rektörlerle uğraşmaya mecbur kalıyor.

İyi de... Bir ülkeyi yöneten kadro eğer topu topu hepsi 311 adet olan "balık çiftliklerini" de hizaya sokamıyorsa ne diyeceksiniz?

Ona da mı Anasaya Mahkemesi veya anamuhalefet engel oluyor?

Buna ilişkin bir haberi Muğla muhabirimiz Yaşar Anter vermiş. Birlikte okuyalım:

"MUĞLA'nın Milas İlçesi'ne bağlı Kıyıkışlacık Köyü ve Aydın'ın Didim İlçesi'ne bağlı Akbük Beldesi arasındaki sahil şeridinde 10 yıl önce kurulan ve sayıları 130'u aşan balık çiftlikleri, Güllük Körfezi'nin cennet koylarını cehenneme çevirdi. Çiftliklerin kurulu bulunduğu 50 koydan 40'ı tamamen kullanılmaz hale geldi.

Güllük Körfezi'nde yer alan Kaynar, Güvercinlik, Zeytinli Ada, Ziraat Adası, Çam, Pinar ve Tavşan koylarına giden turistlerle yerli tatilciler, aşırı kirlilik ile çiftliklerin koy ağızlarını kapatması yüzünden denize giremiyor.

Pislik yuvasına dönen koylar, balık çiftliklerinin eski kafesleri, ağları, bidonları ve katı atıkları ile tıka basa dolu.

Danimarkalı turist grubunu gezdirmek için Çam Koy'a gelen turizmci 32 yaşındaki Ateş Akbaba, "Yatla çıktığımız gezide konuklarımız her yıl Gökova'ya gidiyorlardı. Bu kez Yarımada'nın kuzeyini, yani Güllük Körfezi'ni gezmek istediler. Yıllar önce pırıl pırıl olan ve mavi turda gezilen cennet koyların çiftlikler nedeniyle cehenneme döndüğünü gördüm" dedi.

Unutmayalım bu haberi, önceki gün kendisini "Çevrecinin daniskası" ilan eden Tayyip Erdoğan'ın yönettiği ülkede okuyorsunuz.

Gerçek şu ki balık çiftliği rezaletinin altında sadece onlarla çıkar birliği yapan siyasilerin veya onlara sorumsuzca -çoğu kez rüşvet karşılığı- çiftlik kurup sahillerimizi mahvetme yetkisi veren bürokratların değil, hepimizin imzası var. Çünkü onların turizmimizi mahvedeceğini, denizlerimizi kirleteceğini, kıyılarımızı kullanılamaz hale getireceğini bile bile tepki göstermeyen bizleriz.

Dahası, bu çiftlikleri kaldırmak için uğraşanları, örneğin bir önceki Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'yi desteksiz bıraktık. Pepe bu konuya 2006 yılında el attı.. Çiftlikleri nakletmeye kalktı. Ama "çıkar" çeteleri -meşhur hikáyedeki gibi, "o zamana kadar ya deve yahut deveci ölür" diyerek- "3 yıldan önce bir yere gidemeyiz" diye direttiler. İş edepsizliğe bindi. "Naklederiz ama bedelini devlet öderse" dediler. Ve káğıt üstünde "Şubat 2009'a kadar nakil kararı" verildi.

Ama sonunda onların istediği oldu. Çünkü Osman Pepe gitti. Çiftlik sahipleri de rahata erdi.

Şimdi bekleyelim bakalım, "Çevrecinin daniskası" ne çare bulacak!